ODAĞIMIZ: ŞİMDİKİ ZAMAN
HER ŞEYİN GERÇEK OLDUĞU BİR AN
Biz bebekken hayatımıza biyolojik dürtülerimiz hâkimdi. Var olan her şey şimdi buradaydı. Beynimizin kapasitesi henüz depolama ve anıları tekrar geri çağırma seviyesinde ulaşmamıştı. Bu yüzden geçmişin çok az farkındaydık. Beynimizin de frontal korteksi gelecekle ilgili plan yapmamızı ya da alternatif senaryolara ilişkin hayal kurmamızı sağlayacak kadar gelişmemişti.
Hayatımız doğal olarak şimdi zamana odaklı olarak başladı. Ancak bazılarımız erişkinlik dönemlerinde de hala biyolojik dürtülerine odaklı kalmaya, sadece fiziksel ve sosyal ortamlarındaki anlık olaylara cevap vermeye devam etmektedir.
BİR KİŞİYİ ŞİMDİKİ ZAMAN ODAKLI YAPAN ETKEN NEDİR?
Politik ve ekonomik olarak istikrarsız olan bir toplumda yaşıyorsanız gelecek odaklı bir plan yapamazsınız. Bu durum hem sizi hem ailenizi hem de çevrenizi olumsuz olarak etkileyebilir. Gelecek odaklı olmak için mevcut durumda istikrar ve tutarlılık gerekmektedir. Aksi takdirde insanlar eylemlerinin gelecekteki sonuçlarını öngöremezler.
Şimdiki koşullar kesin ve gelecek belirsiz ise şimdiye odaklanmak ve geleceği dikkate almamak bize fayda getirebilir. Örneğin, şu an size 500 lira verilmesi ya da gelecek hafta size 500 lira verilmesi şıkları arasında kaldığınızı düşünün… Hangisini seçerdiniz? Pek çok insan bugün 500 lira verilmesini tercih eder. Çünkü parayı hemen kullanabilirler ve söz verilen parayı gelecek hafta alabileceklerinden tam olarak emin olamazlar. Şu andan gelecek haftaya kadar parayı almayı engelleyebilecek pek çok şey olabilir. Parayı size vereceğine söz veren insan işini kaybedebilir, soyulabilir, hastalanabilir, verdiği sözü unutabilir ya da başka birine vermeye karar verebilir. Bu belirsizlikler yüzünden gelecek hafta alacağınız paraya bu hafta alacağınız para kadar değer vermeyebilirsiniz. Sadece şimdiki zaman perspektifi olan insanlar geleceğe tümüyle iskonto yaparlar. Önümüzdeki hafta bin lira verilecek bile olsa bugün yüz lira bile almayı tercih ederler. Bu yüzden anda kalıp anın getirdiklerine sahip olmak bizi rahat ve güvende hissettirecektir.
Geçmiş ve gelecek ancak şimdiki zaman yoluyla anlam kazanır. Geçmiş zamanda olanlar üzerinde takılıp kalmak bugün yapabileceklerinizi engeller. Etkili yaşamanın püf noktası, bugünü tatmin edici bir şekilde yaşayabilmektir. Daha mutlu ve etkili bir şekilde yaşamak, önünüze çıkan fırsatların farkında olmanız anlamına gelir. Hayat tercihlerden ibarettir ve sizi siz yapan, şu an için yaptığınız tercihlerinizdir.
Ne olmak, neyi başarmak istiyorsanız hayatınızda birtakım fedakârlıklar yapmanız gerekmektedir. Sizi zorlayacak ilk şey zaman. İki seçenek var önünüzde; hedefe giden yolda ilk gün “bugün mü yoksa gelecekte bir gün mü?” buna karar vereceksiniz. Hayatınızı şekillendirme işini, başkalarına, “kadere” ya da koşulların merhametine bırakmamalısınız.
Yapmak istediğiniz her ne ise gelin birinci gün, “bugün” olsun. Hazır olmayı beklemeyin. Asla hazır olmayacaksınız. Evet, zor olacak, bazen imkânsız görünecek ama emin olun değecek. Korkmayın. Bu yolda bahaneye yer yok. Hayatınızı “bir gün” diyerek tüketmeyin. Ya bir şeyler ters giderse diye endişelenmeyin, toparlarsınız.
“Anı yakalamak/Carpe punktum” ile başlayacağız yola, yol “günü yakalamaya/Carpe diem” götürecek bizi ve son olarak Carpe Vita! Yani hayatı ele geçirmiş olacağız. Artık sıra o hayatı istediğimiz gibi kurmakta. Tüm anları ve günleri toplayıp onları birbirine bağlı bir bütün olarak gördüğünüzde hayatı ele geçirmiş olacaksınız ve hayatınızın anlamlanmaya başladığını göreceksiniz.
“Henüz vaktin varken tomurcukları topla.
Zaman hala uçup gidiyor.
Ve bugün gülümseyen bu çiçek,
Yarın ölüyor olabilir…”