OKULA BAŞLARKEN VELİ BÜLTENİ

Şeyda Keskiner

Okula başlamak çocuklar kadar her anne ve baba için heyecanlı ve dikkat edilmesi gereken süreçlerdir. Bazı çocuklar okula hızla uyum sağlayıp sosyal becerilerini ve okulda öğrendiklerini geliştirirken; bazıları da ciddi anlamda zorlanırlar. Bu zorlanma sonucu çocuğun özgüven gelişimi zedelenebilir. Böyle durumlarda çocuklar içlerine kapanır, okula küser, öğrenmeyi kabullenmezler. Bunları engellemek için ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bazı noktalar üzerinde durmakta fayda olacaktır. Çocuklarınızı 1 gün öncesinden değil; mümkünse en az 4-5 gün öncesinden okul saatine göre erken uyutmaya alıştırmalısınız. Okul açılmadan önceki gece erkenden yatırmak çocuğun stres altında ve zorunluluk hissetmesine, ebeveynleri ile gerginlik yaşamasına, uyuyamadığı için ertesi günü tedirgin olarak geçirmesine ve okulla ilgili olumsuz düşünceler oluşmasına neden olabilmektedir. Okula başlamadan çocuğun kendisini hazırlaması için gideceği okulu ve sınıfı gezip görmeli, öğretmeniyle tanışmalıdır. Yapı olarak daha endişeli olan çocukların okulu daha önceden görmesi, öğretmeni ile tanışması okula adaptasyonu açısından önemli bir avantajdır. Okul alışverişi çocuk ile birlikte yapılmalıdır. Alışverişe gitmeden önce alınacaklar belirlenmeli ve alışveriş için çocuk heveslendirilmelidir. Bu sayede çocuklar alınan ürünleri kullanmak için bir an önce okulun başlamasını sabırsızlıkla bekleyeceklerdir. Okula başlamadan önce mutlaka çocuğunuza güvenilir ve olması gereken bir ortamda olduğunu belirtmeniz ve okula başlamasının onlardan koptuğu anlamına gelmediği düşünmesini aşılamalısınız. Çocuğunuz kadar sizler için de ayrılık zordur. Çocuğunuzun ayrılık kaygısı yaşama olasılığını büyük ölçüde sizlerin tutumu belirler. Sizler her ne kadar yansıtmadığınızı söyleseniz de çocukların hisleri kuvvetlidir. Kaygı; özellikle ebeveyn ve çocuk arasında bulaşıcıdır. Çocuk kaygı duyduğu, canı sıkıldığı her durumda ne kadar endişelendiğinizi anlamak için size bakacak ve endişeli olduğunuzu gördüğünde, bu kendi korkularının yerinde olduğunu doğrulayacaktır. Çocuğunuz okuldayken onu okulun içinde beklememelisiniz. Öğretmenin de en az sizin kadar ilgileneceğini ve artık sorumluluğun öğretmende olduğunu bilmelisiniz. Eğer çocuğunuzun önemli sağlıksal bir durumu varsa bunu mutlaka sınıf öğretmeni ile paylaşmalısınız. Acil durum olursa nasıl yaklaşacakları ve hangi noktada aileye haber vermeleri gerektiği anlatılmalı; gerekirse rapor halinde okul idaresine sunmalısınız. “Okulda hoşlanmadığın bir durum oldu mu?” ya da “sıkıldın mı?” gibi işlevsiz ve olumsuz sorular sormamalısınız. "Öğretmenini sevdin mi?", “en sevmediğin ders ne oldu?” gibi sorular çocukta sevmeme ihtimalinin olabileceğini düşündürür. En ufak bir olumsuzlukta öğretmenine karşı tutumla “ben öğretmenimi sevmiyorum” demesine yol açar. Bunlar yerine öğretmeninin, derslerinin ve okulunun olumlu özelliklerinden bahsederek sohbet kurulmalıdır.   Gelin, çocuklarımızın eğitim yolculuğuna küçük dokunuşlarla yön verelim. Onlara varlığımızı daima hissettirelim ve güzel bir gelecek inşa edelim. Bunları, geçmişe takılıp kalmadan ama geleceğin kaygısıyla bugünü de yitirmeden yapalım. Çocuklarımızla yaşadığımız anın, şimdinin paha biçilemez olduğunu göz ardı etmeyelim. Tüm öğrencilerimize ve ailelerimize sağlıklı ve başarılı bir eğitim öğretim yılı dileklerimle… ŞEYDA KESKİNER PSİKOLOJİK DANIŞMAN VE AİLE DANIŞMANI