ÖRDEK SENDROMU – BAŞKALARININ DAHA İYİ YAŞADIĞINI DÜŞÜNMEK

Şeyda Keskiner


Ördek Sendromu, sakinlik ile kontrol arasındaki davranışa atıfta bulunmak amacıyla kullanılmaktadır. Çevrenizdekilerin hayatlarına baktığınızda onların başarılarını, olumlu hayat tarzlarını gözlemlediğinizde “kişisel yetersizlik” göz önüne çarpar. Ördek ismi ise; suda yüzen bir ördeğin davranışının incelenmesinden ortaya çıkmıştır. Ördekler, yüzeyde zahmetsizce sürükleniyor gibi görünseler de suyun altına daha yakından baktığınızda, bu küçük bacaklar onları ayakta tutmak için hızlı hızlı hareket etmektedir. Yani kısacası; sakinlik sadece yüzeydedir, altında ise istedikleri yönde ilerlemek için gerekenden çok daha fazla çaba vardır.
Akıllardaki sorulara bir göz atalım… “Herkes başkalarının hayatına bu kadar hâkimken nasıl olur da onlar bu kadar kolay mutlu ve başarılı olabilirler?” Peki, sizce herkes görünen tablo gibi mutlu, başarılı ve huzurlu mu? Yani istedikleri duyguları zahmetsizce mi elde etmişler? Yoksa bu bir rol mü? Bu rollerle en çok karşılaştığımız alan sosyal medya oluyor. Sosyal medya günümüzde son derece yaygın ve popülerliği gittikçe artan bir iletişim alanıdır. Sosyal medyada bireyler kendilerini nasıl göstermek istiyorsa o yönde paylaşımda bulunmaktadırlar. İnternette karşılaşılan heyecan verici, rahatlatıcı, eğlendirici durum kişiyi gerçek yaşamda da rahatlatıcı, heyecan verici ve eğlence ile karşılaşma beklentisi içine sokmaktadır. Oysa kişi gerçek yaşamın sorumluluklarıyla karşılaştığında daha hırçın ve daha depresif olabilmektedir.

Kimse başarısızlıklarını ve kötü yanlarını etrafındaki insanlara göstermek istemez. Hatta çoğu zaman kendine bile… Sosyal medyadaki paylaşımlarda “like/beğeni” fazla olduğu zaman kendinizi iyi hissetseniz bile diğer taraftan kendinizden ve başkalarından kaygı ve depresyon belirtilerinizi gizleyebilirsiniz. Ancak sosyal medyada yapılan bu tür paylaşımlar takipçilerinizi de etkilemektedir. Onların, “Sadece ben mi kaygı duyuyorum, ben mi başarısızım” gibi soruları kendilerine sormalarına neden olmaktadır. Bu durum kişilerin özsaygılarının/benlik saygılarının azalmasına ve depresyona sürüklenmelerine sebebiyet verebilmektedir. Yapılan araştırmalarda, idealize ettiğimiz yaşamla gerçek yaşam arasındaki pergelin açılmasından dolayı birçok psikolojik sorunla karşılaşıldığı gözlenmiştir. Peki, en çok kimler daha dikkatli olmalı?
Ördek Sendromu İçin Kimler Risk Altında?: Z Kuşağı, Üretken sosyal medya kullanıcıları, mevcut ruh sağlığı koşula bağlı olanlar, stresli durumlar yaşayanlar, mükemmeliyetçiler…
Özetle insanların sosyal ağlarda paylaştıklarında, herkese açtıkları mahrem anlarının sahip olunan gerçek benlikten farklı olduğu söylenebilir. Sanal dünya bize sanal algılar sunarken, gerçeklikten kopabileceğimizin de göstergesidir. Çoğu zaman insan gerçek hikâye ile gösterilen hikâye arasındaki farka takılarak şizofrenik bir tarza bürünebilir ve bu durum kişiyi gerçeklikten uzaklaştırabilir. Sonuç olarak sosyal medya paylaşımları için “madalyonun iki yüzü var” diyebiliriz…