TEK BEDENDE KAÇ KİŞİYİZ?
Kim olduğunuz üzerine sorular soruyor musunuz? Ben kimim? Amacım ne? Değerlerim neler gibi sorular aklınızı kurcalıyor mu? Eğer bu sorular ile fazlasıyla meşgulseniz bir kimlik krizi yaşıyor olabilirsiniz. İnsanın zihni, belleği ve benliği karışır, bazen kendine iki ya da üç ana tip seçer ve onların arasında gidip gelmeye başlar, kimi zaman sert, kimi zaman narin, ara sıra hareketli, bazen de çok durgun olabilir. Kimlik krizi kavramını ortaya atan ilk kişi, psikolog ve psikanalist Erik Erikson’dur. Erik Erikson, tıpkı ergenlik döneminde olduğu gibi orta yaş döneminde de kimlik krizi yaşanacağını düşünmüştür. Ona göre karakterlerimiz, bu gibi krizlerin çözümü ile gelişmektedir. Kimlik krizi genellikle ergenlikte ve orta yaşta gözlenen bir durum olsa da hemen her yaştaki, her cinsiyetteki kişi, hayatının her anında bu krizi yaşayabilir. Kimlik krizi de tıpkı diğer psikolojik sorunlar gibi, hayatımız boyunca rastlayabileceğimiz majör stres faktörleri ile ortaya çıkabilir. Kimlik gelişimi çocuk doğduğunda başlar. Çocuk onu yetiştiren ebeveynlerin kimliklerini kopyalayarak hayatı öğrenir. Bu çocuğun gelişimi açısından olumlu ve olması gereken bir süreçtir. Bu süreçte kendine ait olan parçalar yani duygular kalırken diğerlerine ait olan, çocuğun istemediği duygular atılır. Kişilik gelişiminin işte tam da kritik noktası budur. Çocuklukta öğrendiğimiz her şey bir gün gelir, erişkin dünyasındaki yeni değerlerle karşılaşır. İşte o günün geldiği dönem ergenlik dönemidir. Eski değerlerle yeni değerlerin karşılaştırıldığı, mesleki, cinsel ve sosyal kimliğin tanınarak oturtulmaya çalışıldığı sırada yoğun çaba harcanır. İşte bu yoğun çabanın adı kimlik bocalamasıdır. Davranışsal anlamda sabit/tek/net diye bir kavram yoktur. Kimse hayatının her anında zeki, utangaç, sabırlı veya atılgan değildir. Hepimizin içinde geniş bir davranış dizisi vardır. Bu durumu belki de en iyi, Sezen Aksu bir şarkısında “Bir bedende kaç kişiyiz?” diyerek anlatmıştır. “Her birimiz oldukça kalabalığız. Yer, zaman, duygu ve koşullara göre çok farklı sıfatlar giyebilir, çok farklı davranışlar sergileyebiliriz. Her sosyal toplulukta farklı kimlikler oluştururuz. Çoğu zaman da iç içe geçmiş halkalar hâlindedir kimliklerimiz. Hiçbirimiz kendimizle alakalı tüm benliğimizi kapsayan tek bir kelimeden/cümleden bahsedemeyiz. Ne "akıllı" ne "olgun" ne "mantıklı" ne "sabırsız". Tek bir kelimeye sığmayız çünkü. Biz çok fazla kavrama sahibiz. Bir bedende kim bilir kaç kişiyiz...” Kişi kimlik krizi yaşadığı ve kendini, hayattaki yerini, amaçlarını ve hayallerini sorguladığı zaman ister istemez stres yaşayacaktır. Bu stresi hafifletmek için, öncelikle bu sürecin sizin gelişiminize fayda sağlayacağını kendinize hatırlatmakla işe başlayın. Kimlik krizini hafif bir şekilde atlatabilmek için; İçinize dönün ve kendinizi keşfedin. Özellikleriniz ve vasıflarınız neler? Yıllar içinde nasıl bir yol kat ettiniz? Hayatınızda büyük bir değişim mi oluyor? Değerlerinize karşıt bir şeyler mi yapıyorsunuz? Sevdiğiniz şeyler neler, bunlar için vakit ve emek harcıyor musunuz? Sizi mutlu eden, tutkunuz olan şeyler neler? Bu sorunun cevabını hayatınıza aktif bir şekilde katın ve bunun peşine düşün. Dostlarınızdan, aile üyelerinizden, sizinle aynı hobilere sahip insanlarla iletişim haline olun. Kendinizi yargılamak yerine kabul etmek için adımlar atın. Baş edemediğinizde karmaşanın ilerlememesi adına psikolojik destek almayı ihmal etmeyin.